8 Mayıs 2013

Mobilya Yenileme: Berjer Kaplama

       Yine yapı tadilat işleriyle döndüm. Bu sefer az zamanda çok iş yaptım. Bir gün içerisinde 2berjer ve bir yatak başlığı kaplayıp, 2 sehpa, bir komodin ve tabure boyayıp aynı taburenin kılıfını değiştirdim. Atom karınca gibi hissediyordum o gün kendimi:) Ama ne demişler acele işe şeytan karışır, bir günde hepsini bitireceğim derken arada küçük eksiklikler çıktı. O yüzden diğerlerini tamamlayıp yayınlamam biraz sürebilir. Hatta bu berjerler de tam olarak bitmedi. Minder kılıflarını dikmedim yalnızca üstünden tuttum ve yan kollarını bir kat daha boyamam gerekiyor ama sabırsızlık... Hemen paylaşmak istedim.

         Bahsedeceğim berjerler annemlerin evlenirken aldıkları koltuk takımının berjerleri. Tam 25 senelik. Takım 3lü 2li ve 2 adet tekli koltuktan oluşuyordu. Bu koltuklar yazlıkta duruyordu ama geçtiğimiz ay yazlıktaki tadilat sırasında 3lü ve 2li koltuğu attı annem. Eğer biraz daha kaplamasaydım bu berjerlerde çöple buluşuyordu asında. Hatta öyleki annem zaten çoktan atmak için gözüne kestirdiğinde "atma, ben onları kaplarım" dedim ama ikna edemedim. "Boşuna uğraşma, kaplasanda atacağım, kaplamanı istemiyorum" diye beni epey bir teşvik etti :) Sonunda babamla annemden habersiz bir anahtar operasyonu yaptık. Anneme kaplamaktan vazgeçtiğimi söyleyip rahatlattım ama babamdan yazlığın anahtarını alıp hemen kendime yeni anahtar çektirdim. Haftasonu da onlar gelmeden bir gün önce gidip operasyona start verdim.
     
            Daha fazla detaylara girmeden bakalım koltuk neydi ne oldu?

          Eski kırmızılı kadifeli halinden günümüzün modası pop art kumaş ile döşendi.
          Ee peki nasıl? Öncelikle metresi 14TL'den duck keten, döşemelik ve perdelik diye geçen İstanbul desenli pop art kumaşı aldım. İki berjer için 4metre kumaş aldım. Henüz minderleri dikme işi bitmedi ama kumaşım ucu ucuna yetecek gibi görünüyor. Ancak iyiki internetteki kumaş satan sitelerin dediği gibi bir berjer için 6 metre kumaş almamışım. İki berjer için 6metre olsa bile rahat rahat yetiyor.
          Kumaş hazırlandı, sırada berjerdeki tüm ahşap yerleri kitaplık boyama konumda anlattığım yöntemle beyaza boyamak var. Sanırım 3 kat kadar boyamışımdır ama halen kenarlardaki hatalarımdam dolayı bir kat daha boya istiyor. Ardından koltukların 25 yıllık kadife kumaşlarını söktüm. Sünger almadığım için süngerleri yenilemedim ama o da değişse iyi olurmuş.
          Yeni kumaşı kaplama işine gelince sandığınız gibi ne zımba makinesi kullandım ne de kabara... Sadece kumaş ve silikon tabancası.
          Asrın icadı bence bu silikon tabancası. Olmasa napardım bilmem. Hemen aklınızda peki sağlam oldu mu soruları belirdi eminim. Benim en büyük avantajlarımdam biride koltuğun çok fazla girintili çıkıntılı olmasıydı. Aslında ilk bakışta bu kadar girinti çıkıntıyla nasıl kaplanır diye düşündürdü ama çok işime yaradı. Kumaşı kaplayacağım alandan 5cm kadar fazla kesip sağından ve solundan o girintilere sokarak sıkıştırdım. Tabii bunu yaparken silikonla da yapıştırdım. Yani kumaşı hem sıkıştırmış hemde sıkıştırdığım yere yapıştırmış oldum ve denediğimde kumaşı çekmeme rağmen herhangi bir kayma olmadı. Ancak tabii oturma kısmı yani minderinde dikiş olacak. Orası için silikon ne kadar sağlam olur bilmediğimden onu dikerek yapacağım. Henüz dikmedik, fotoğrafta gördüğünüz sadece üzerinde tutulmuş hali.

            Ayrıntılara daha yakından bakacak olursak:
           Bu berjerin mindersiz hali. Yani nasılsa üstüne minder gelecek diye altını boşvermedim. Yaslanma kısmı ile burayı 70cm-170cm e tek parça kumaş ile kapladım. Yaslanma yeri ile oturma yeri arasındada boşluklar vardı, oraya sıkıştırıp yapıştırarak bu kısmı kapladım.


                Yan kısımları beni en zorlayan yerler oldu. Ama bunda da çareyi parça parça gitmekte buldum. Örneğin iki ahşap arasında kalan kol yerini ölçerek tam ona göre kumaş kesip yapıştırdım. Ee haliyle diğer kumaşlardan ayrı kaldı. Bunu da kordonla kamufle ettim. Kordonu nereden bulduğumu sorarsanız kapladığım yatak başlığından çıkan eski kordon. Ama araştırırsanız metre ile satılıyormuş bildiğim kadarıyla. 


             Koltuğun sırt kısmına doğru olan yere yakından bakarsanız tam ahşapla birleştiği yerde yukarı doğru kıvrım vardı. Burasıda beni zorlayacaktı ama ben izin vermedim:) Bu yüzden içten üçgen bir parça kesip köşeye yapıştırdım. Ardından üstüne koltuğun yan boyutunda kestiğim düz parçayı yapıştırdım.

             Soracaksınız annem görünce ne yaptı? Önceden boşuna kaplama yine de atacağım diyen annem şimdi istanbul kumaşlı fon perde almayı düşünüyor:)
                                                     

30 Nisan 2013

Pembe Kelebek Pasta ve Doğumgünü Süsleri


1) Kelebekli Pasta 

Geçen haftalarda kardeşimin doğumgünü vardı. Aslında ona da şeker hamuru kaplı pasta yapmak istemiştim ama hem çok uğraştırıcı hem de şeker hamurundan dolayı fazla tatlı geldiğinden vazgeçtim. Ben de hem yaşına uygun hem de sevdiği gibi çikolatalı-meyveli bir pasta yapmaya karar verdim. Tabii araştırmalar başladı. Fikir bana ait değil, ama kimden gördüğümü de hatırlamıyorum. Sanırım artık bir internet anonimi haline gelecek ama ilk kimin aklına geldiyse tebrik ediyorum. Gelelim tekrar pastamıza;


Bittiğinde pastamız bu şekildeydi. Üzerini bonibonlarla süsledim ama çok daha farklı süslenebilir. Aslında keşke rengarenk bonibonlar koysaymışım da dedim ama artık çok geçti geri kalan hepsini yemiştim bile:)
Yapılışına bakacak olursak;
İster kendi yaptığınız, ister hazır aldığınız pandispanya kekini alıyoruz.


Önce keki tam ortasından ikiye ayırıyoruz. Böylece iki tane yarım daire elde etmiş olduk. Şimdi daireleri sırt sırta gelecek şekilde çeviriyoruz.

Sonra her iki daireden de ortanın biraz daha aşağısından 2 tane küçük üçgenler kesip çıkartıyoruz. Bu işlemler sonrası yukarıdaki şekli elde ettik. Ardından pandispanyaların üstlerini ayırıp alt kısmını süt ile ıslatıyoruz. Sonra istediğimiz pasta kremasını hazırlayıp sürüyoruz. (Ben yine hazıra kaçtım, kakaolu hazır krema kullandım) Sonra pastamızı neli istiyorsak seçim bize kalmış arasını dolduruyoruz. Benim pastamın arası nasıl dolmuş bakalım:

Nefis görünüyor. Yine olsa da yesem:)
Öhöm öhöm herneyse, sonra pandispanyamızın üstünü de sütle ıslattıktan sonra üzerine kapatıyoruz. Üst kısma da pasta kremamızdan sürdükten sonra sıra geldi kremşantiye. Aslında çilekli kremşanti istemiştim hem tadından dolayı hem de pembe renkli olacağından. Ancak bulamadım, onun yerine orman meyveli kremşanti buldum. Onun rengi de hafif lilaya dönük olsada pembe. Ayrıca tadını da beğendim. Meyveli yoğurtların şekerlisi gibi:) Ama siz bulunduğunuz yerde çilekli de, orman meyveli de kremşanti bulamadıysanız normal kremşantinin içerisine birkaç damla gıda boyası damlatarak istediğiniz rengi elde edebilirsiniz. Hatta ben gıda boyası da almayıp normal kremşantinin içine vişne reçeli yada pekmez koyarak renklendirmeyi düşündüm bir aralar. Ama neyse ki orman meyveli kremşanti yetişti imdadıma:)

                       Bu da pastanın uzun yol gitmiş, yorulmuş, bonibonlarının renklerinin akmaya başlamış, kremşantisinin bulaşmış hali:) 
Sonradan bu haline birkaç minik çikolata daha ekleyerek renklendirdim. Afiyet olsun:)



2) Doğumgünü Süsleri

Kardeşim için aslında daha süslü bir oda hazırlayacaktım. Balonlar, grapon kağıtları vs ile. Ama fırsat bulamadım. Ben de sadece doğumgünü ikramlarını koyduğumuz masanın arkasında böyle birşey hazırladım.


Bu yazıyı kenarları dantel motifli gibi duran kağıt bardak altlarına yazdım. Fosforlu pembe kalemle yazdığım kağıtları önce birbirine sonra da perdeye yapıştırdım. Bu kadar kolay ama bence güzel bir ayrıntı.




       
                                   

18 Nisan 2013

Saat Yenileme


Nihayet uzun bir aradan sonra yaptığım birşeyi paylaşabiliyorum. Bu aralar hem okulda çocuklarla uğraşmak hem "iş sağlığı güvenliği" sınavına çalışmak epey alıkoydu beni blogumdan. Yine de arada alıyorum elime silikon tabancamı. Bu kez kullanmadığım bir saatimi yeniledim. Saatim 14-15 yaşlarında beğenerek alıp odamda kullandığım, evlenirken de bırakmaya kıyamayıp yanımda getirdiğim bir saatti. Bakalım neydi ne oldu?


    Böyle can kurtaran simidi şeklinde bir saatti. O zamanlar odamı denizci temalı yapmak istemiştim. Maket bir geminin olduğu çerçeve, deniz atı ve taşları olan bir ayna, mavi kalemlikler, deniz taşlarını koyduğum vazom ve bu saat. Kendimce dekor etmişim yani:) Merak etmeyin evlenirken bu saydığım eşyaların hepsini getirdim tabii ki:) Hepsine bir yer buldum, yakıştırdım da bir tek bu saat kenarda duruyordu. Ee hiçbir yere uymazdı bu haliyle. Ben de aldım elime değiştirdim.
       Önce camını ve arkasını söktüm saatin. Sonra üzerindeki kumaşlarını söktüm ve gördümki meğer saati bildiğimiz kapı süsü yapımında kullanılan strafor üzerine yapmışlar. Elimde sadece strafor kaldığında başladım kurdela ile sarmaya. Önce kurdelalar üst üste gelmesin diye uğraştım ama baktım ki üst üste gelince güneşe benzer bir şekil alıyor bilerek üst üste getirerek devam ettim. Sarma işlemi bittiğinde saatin arka yüzündeki sayılar yerine yapıştırılmış kırnap iplerini çıkartıp oraya krem rengi bir karton yapıştırdım.(beğenip kenara ayırdığım bir davetiyenin arkasıydı o karton dediğim) Sonra sayı yerlerine yalnızca 12, 3, 6 ve 9 için karton yaldızlı figür yapıştırdım.(o kenara ayırdığım davetiyenin ön yüzü:)) Sonunda arka yüzü ve camı yerine yapıştırdım. Camı yapıştırdıktan sonra belirgin olan silikon lekelerini gizlemek için saatin eski halinden çıkan ipi camın etrafından geçtim. En üste bir çiçekte yapıştırınca işte saatimin yeni hali:




Eee nasıl olmuş?:)




13 Nisan 2013

Decorium ise kırılan hiçbir şey için üzülme :)


           Hem slogan gibi başlığa hem de içeriğe bakıldığında reklam yapıyormuşum gibi görünse de aslında bu da bir emek yazısıdır. Çok az firma vardır ürününün arkasında duran. Decorium da bu konuda gerçekten benden tam puan aldı. Nasıl mı? :)

          Yaklaşık 2 yıl önce aldığım Decorium marka Kilim desen fincan takımım vardı. Çok severek kullandığım ve onunla kahve ikram ettiğim herkesin çok beğendiği bir takımdı. Bakınız şekil 1a:)

          Ancaaak geçenlerde tamamen kendi hatamdan dolayı düşürerek bir fincanı çatlattım ve bir fincan tabağını kırdım. Üzüldüm haliyle... Ne olacak ki yeniden bir takım alınır diyenler ve bilmeyenler için söyleyeyim bu fincan takımlarının fiyatları 6lı olarak 90-150TL arasında değişiyor.

           Hemen aklıma fincan tabağının kırık parçalarını ve fincanı saklamak geldi. Daha sonra bir decorium satış noktasına bunları göstererek yenisini alıp/alamayacağımı soracaktım. Diğer firmalar gibi yenisini vermek için kırık parçaları soracaklarını düşündüm.

          Ama beklemeden bir mail atıp Decorium müşteri yetkililerine sorayım dedim. Kırık parçaları götürdüğümde yenisini alma imkanım var mı, eğer yoksa tek bir fincan ve tabak için fiyat nedir diye bilgi almak istedim. Mailime karşı aldığım cevap açıkçası beni şaşırttı. Benden ne kırık fincan tabağı ve fincanın kendisini ne de fotoğrafını istediler. Sadece adresimi istemişler yenisini göndermek için. Üstelik bir de mağduriyetim için özür dilemişler. 


        Daha 2 gün oldu adresimi yazdığım maili göndereli ve bugün kargo geldi. Doğrusu kargo gelene kadar hala şüpheliydim acaba gerçekten gelir mi diye. Ne fincan/tabağı ne de kargo bedeli... Hiçbir şey istenmeden evime kadar gelen bu hizmetle, sadece satış öncesi değil satış sonrası da devam eden bu ilgi alakayla çok mutlu oldum. 
        Teşekkürler Decorium...

15 Şubat 2013

Marshmallow Şeker Hamurlu Pasta

   Yapı tadilat işlerine ara vermiş değilim ama onları bitirip yayınlayana kadar araya bir tatlılık katayım dedim:)
Marshmallow şekerden şeker hamuru yapımını ve o şeker hamurları ile yaptığım kurabiyeleri daha önce paylaşmıştım. Merak edenler için o konu; Marshmallowdan Şeker Hamuru Yapımı ve Kurabiyeler

Bu kez kurabiye değil pasta yapımını denemek istedim. Pasta için hazırlanan şeker hamuru da kurabiye için kullandığımın aynısıydı. Şeker hamurunu ele yapışmayacak kıvama getirmek ve pastayı kaplayacak kadar incecik açmak biraz zor olduğundan pastayı yaparken kolaya kaçtım:) Hazır pandispanya keki ve hazır pasta kreması kullandım. Pasta tamamen sizin isteğinize kalmış, ister meyveli ister çikolatalı... Ben meyveli pasta yapmayı tercih ettim. Sonrasında hazırladığım şeker hamurunu merdane ile çok ince-pastayı kaplayacak büyüklükte olacak şekilde açtım. Açılan şeker hamurunu pastanın üzerine kapatıp fazlalıkları da kenarlardan kestikten sonra geriye pastanın üzerini süslemek kalıyor. Bu da tamamen isteğinize kalmış birşey. Ben pasta kaplamak konusunda acemi olduğum için süsler de acemice oldu ama bakalım nasıl oldu :)


                      Tadı nasıl diye soracak olursanız şeker hamurunu ince açmaya gayret ederseniz normal pastadan pek bir farkı yok. Ee hadi bize afiyet olsun. :)




30 Ocak 2013

Mobilya Boyama 2: Ayakkabılık

   Daha boyanacak çok şey var demiştim ilk olarak kitaplığı boyadığım zaman. Boyanmayı bekleyen eşyalar boyandı ama bir türlü fotoğraflanıp blogla buluşamamıştı:)

    İlk olarak kitaplığımı boyadım, sonra ayakkabılık, şimdi ise sırada güzelmi güzel, sırf çizikleri var ve eskidi diye atılmış ama benim tarafımdan boyanıp yeniden aramıza katılacak olan şifonyer var sırada.

    Ayakkabılığımızın eski haline ve nasıl boyadığıma gelmeden önce bakalım eski ve yeni hallerine...



                   Ayakkabılığı boyamadan önce hiç fotoğrafını çekmemişim bu yüzden internetten bulduğum fotoğrafı ekledim. Aslında ilk hali tabii ki fotoğraftaki kadar parlak, yeni ve güzel değildi:) Ayakkabılığımız venge renkteydi. Evdeki tüm mobilyalar beyazken ayakkabılık da bu uyuma ayak uydurmalıydı. Aynı daha önce kitaplık boyamada yaptığım işlemleri ayakkabılık için uyguladım. Bu yüzden burada aynı işlemleri tekrar anlatmadım. Boyama işlemlerini nasıl yaptığım tüm ayrıntılarıyla kitaplık boyama konumda var zaten.

                   Nasıl yaptığımı merak edenler buyrun şuraya:  kitaplık boyama

                  Aslında kitaplıktan daha çok uğraştırdı ayakkabılık. Çünkü her parçası hareketli ve tam boyadım kurudu dediğim sırada kapakları/çekmeceleri açıp kapattıkça boyalar kenarlardan tekrar soyuldu, tekrar tekrar boyadım. Ama yorulduğuma değdi bence.

                  Ha bu arada unutmadan kulplarını da değiştirdim tabii ki. Tanesini 2TL'ye aldım bu şekilli kulpları. Yalnız kulp alacaksanız dikkat edin büyük yapı marketlerde bu kulpların aynısı 5-6-7 TL şeklinde değişiyor. Ben küçük bir mahalledeki küçük bir nalburdan yarı fiyatından daha da aza almış oldum süslü kulplarımı:) İşte daha yakından sonuç:


8 Ocak 2013

Barbie Evi Yapımı

Her zaman bakıp bakıp iç geçirmişimdir minyatür işlere, o işlerle uğraşanlara. Nasıl bir sabır, nasıl bir emektir o. Hep imrendiğim ama beceremeyeceğimi düşündüğüm için hiç yeltenmediğim bir işti. Ancak bir gün kartondan barbie evi yapımını görüp kardeşime gösterirken onun da isteyeceğini hesaba katmamıştım tabi:) Sonra sıvadık kolları. Malzemelerimiz karton kutu, köpük, silikon tabancası, yapışkanlı kağıt, keçe, tül vs derken kısacası ıvır zıvırlar... :)

                                                  Evimiz bu şekilde oldu, yapımı ise işte şöyle;



                    Karton kutumuzu istediğimiz ölçülerde kesiyoruz. Ben kartonu kestikten sonra hemen pencere boşluklarını da kestim. Ardından evin dışını düz renk lila, içini ise sanki duvar kağıdıymış gibi çiçek desenli ve son olarak tabanı parke gibi gözüksün diye tahta desenli yapışkanlı kağıtlar ile kapladım.
                  Ardından oda boşluklarını ayarlamak için yeni 3 adet karton kesip tavan, taban ve arka duvara yapıştırarak 4 ayrım yani 4 oda elde etmiş oldum. Maalesef bu kısmın resimlerini çekmemişim.
                  Sonrasında mutfağı yaparak evin dekorasyonuna başladım. :)


      
   
      Mutfak masasını plastik bir kabı yuvarlak kesip yapışkanlı kağıtla kaplayıp altına yine kapladığım çöp şişi yapıştırarak yaptım. Sandalyeler için biten yapışkanlı kağıtların içindeki yuvarlak ruloları yaklaşık 2 parmak kalınlığında kesip kaplayıp sırt kısmı da ilave ederek yapıştırdım. Tezgah ve mutfak dolabını bir mobilya mağazasının dergisinden kesip köpük üzerine yapıştırarak kabarık durmasını sağladım. Üzerine de yine çeşitli dergilerden kestiğimiz tencere, bardaklar, çaydanlık kesip yapıştırdım:) Son olarak pencereye mutfak dolap ve masasına uygun renkte tül yapıştırınca işimiz bitti. ( Aynı zamanda dışaıya açılan mutfak kapımıza kapı süsü olmadan olmazdı, onu da unutmayalım:) )





        Salon  için de mutfakla benzer işlemler yaptım. Önce parkeyle kaplı yere bir halı yapıştırdım. (Halı istediğim gibi olmadı ama ne yapalım şöyle shaggy tarzı tüylü birşey yapıştırmak o zaman aklıma gelmemişti.)

      Duvarlara tabloları, yine dergilerden kesip köpükle kabarttığım lila ve kırmızı renkli koltukları ve köşeye mutfak sandalyesi yaptığım rulodan artan kısım ile vazo ve çiçekleri yapıştırdm. Karşı duvar için bir TV ünitesi ve TV yapıştırdım ama bunu kabartmaya üşendim.:) En son olarak salon için dergiden kestiğim avizeyi kartona yapıştırıp sağlamlaştırdıktan sonra tavana yapıştırdım. Haydi şimdi diğer odaya;


                                                     



       Yatak odası için kibrit kutusundan biraz büyük bir kutuyu pembe keçe ile(aslında temizlik bezi:)) kapladım. Kutunun kenarlarından yatak örtüsü görünümü vermek için çiçekli güpür geçip 3 tane çiçek motifini de ortasına yapıştırdım. Duvara hemen yatağın üstüne süslü bir ayna yapıştırmıştım kiii cibinlik yapmayı unuttuğumu farkettim. Önce şerit şeklinde kestiğim kartonu alüminyum folyoyla kapladım ve sonra onun içine iki yanından beyaz tül yapıştırıp yatağın üzerine sabitledim. Cibinlik de tamamdı. Sonra yatağın sağ kenarına köpük üzerine dolap resmi sol kenarına ise karton üzerine şifonyer resmi ve TV yapıştırdım. En son yere de minik bir halı attık mı yatak odamız bitmişti.



                Banyomuz pek güzel olmadı ama yine de anlatayım. Karşı duvarda yine dergiden kestiğimiz banyo dolabı ve lavabosunu, yan duvarlarda ise klozet ve çamaşır makinesi dolabımızı önce köpük üzerine sonra yerlerine yapıştırdım. Yere de açık renk desenli bir banyo paspası ve alakasız oldu ama pencereye bir tül ile banyomuz bitti. Sıra üst katta, terasımızda;





Üst kata önce havuz ile başladım. Havuzu bitmiş bir poşet çay kutusunu mavi keçe ile kaplayarak yaptım. Havuzun içine deniz taşları ile süsler yapıştırmazsak olmaz:)  Havuzun dışına karton ve çöp şişler ile bir merdiven yaptım. Her havuzda merdiven içeriden dışarıya olur, bizimkinde tam tersi:) Havuzun hemen yanına sünger ve renkli keçeler ile şezlong ve şezlong yanına yine karton, keçe ve çöp şiş ile şemsiye yaptım. Sonrasında barbie bebeklerimiz şeylongtan rahatça havuza gidebilsin diye:) yere renkli taşlar döşedim.
Son olarak terasın diğer köşesine çöp şişler, 2 tane tel toka, sünger, tül ve minik güllerle prenses salıncağımızı yaptım. Tüm hepsi bittiğinde duvarlar arasından kartonlar gözükmesin diye pembe kurdelalar yapıştırdım ve işte barbie evimiz hazırdı. Nasıl olmuş sizce?:)





4 Kasım 2012

Düğün Anı Defteri, Kalemi ve İğnelik

http://bosugraslarmuduru.blogspot.com/2011/11/dugun-defteri-ve-kalemi.html burada anlatmıştım kendi düğünüm için yaptığım anı defteri ve kalemini... Bu kez anı defteri kuzenim içindi. 27 Ekim 2012 tarihinde evlenen kuzenime bir de buradan mutluluklar dileyip yaptığım defteri paylaşıyorum, bakalım sizlerde beğenecekmisiniz:


      Yapımı kendime yaptığım defterden farksız. Yalnız bu kez elimde dantelim kalmadığı için dış süslemesini taşlar ile yapmam gerekiyordu. Gelinin adının baş harfi olan "M" harfinin hemen köşesine tülden küçük bir beyaz çiçek ve damadın adının baş harfi olan "A" harfinin altına ise papyon yerleştirdim. Hem sade hem sevimli oldu bence.


     Defterin yanında bir de kalem ve iğnelik yapacaktım ancak bunlar son anda aklıma geldiği için vakit bulamadım. Kendi düğünüm için yaptığım kalemi kullandık. İğnelik ise bir arkadaşımın nikah şekeri olan lavanta kesesi.

      Bu defterde yazılan tüm temennilerin gerçekleşmesi dileğiyle...

27 Eylül 2012

Çamaşır Makinesinde Kumaş Boyama

        Aslında pek çok kişi biliyordur bu yöntemi... Çok sevdiğimiz bir kıyafetimizde çıkmayan lekeler varsa yada küçük ama sinir bozucu çamaşır suyu lekeleri yaptıkysak yada yıkanmaktan ve güneşten rengi solmuş kıyafetleri boyama için bu yönteme başvurmuştur birçok kişi. Yöntem ne mi: Kıyafetin rengini tamamen değiştirmek yada olduğu renkte yenilemek. ( Çamaşır deterjanı reklamlarında oynayacakmışım da replik ezberliyormuşum gibi hissettim kendimi:) )

         Hemen nasıl yapıldığına geçelim. Malzemeler yine az ve öz:) Victoria toz kumaş boyası, Fiske renk sabitleyici, Sirke, Tuz ve çamaşır makinesi. (Bu işlem çamaşır makinesi olmadan kıyafet ve boyalı su tencerede kaynatılmak suretiyle de uygulanabilir ancak ben kolaya kaçtım.) (Bir küçük not daha: Toz kumaş boyası tamamen aldığın yere göre farklı fiyatlara satılıyor. Benim aynı marka boyayı 3TL'ye aldığımda oldu 1,25TL'ye aldığım da...)


        Uygulama ise şu şekilde: Öncelikle çamaşır makinesinin deterjan gözüne bir miktar tuz ve bir miktar sirke koyduktan sonra toz kumaş boyasını ekliyoruz. Yalnız çok dikkatli olmak gerekiyor çünkü dökülmesi yada elinize bulaşması halinde anında rengini veriyor. Bir de fiske renk sabitleştiricimiz vardı, onu da makinenin yumuşatıcı gözüne koyuyoruz.





       İşlemleri yaptıktan sonra makinemizin sıcaklık derecesini ve programını ayarlıyoruz. Bunun için kumaş boyanın üzerindeki tavsiye A programda ve 90 derecede yıkamamız gerektiği... Ancak kumaş cinslerine göre çekmesinden korktuğum için ben makineyi 60 dereceye ayarladım. Program olarak ise gayet uzun ve düşük sıkma derecesine sahip bir program seçtim.


           Yıkadığınız kıyafetler kuruyana kadar çevreye değmemesine dikkat edin çünkü yeni boyanmış kıyafetten etrafa renk geçebilir. Kuruduktan sonra yüksek ısıdaki ütü ile kıyafeti ütüleyip rengin sabitleşmesini sağlayabiliriz.

Şimdi bakalım nelerin rengi değişmiş?:)
NOT: Kıyafetlerin ütülenmeden fotoğraflandığına takılmayın. Hep sabırsızlığımdan:)



       Yukarıdaki tunik ve etek için 55 numaralı Menekşe Lilası rengi kumaş boyası kullandım. Tunik aslında gül kurusuna daha yakın bir renkti ancak kısa sürede güneşten çoook soldu. Yine aynı renk yerine mora boyamak istedim ve bu hale geldi. Etek ise penyeye benzer bir kumaş ve daha çok evde giyilebilecek bir etek ancak beyaz olduğu için rahat kullanamıyordum ve bu boyadan o da nasibini aldı. :)




Yukarıdaki kot etek ve pantalon ise resimlerde görüldüğü üzere renkleri solmuş, eski görünüme bürünmüşlerdi. Bunları yenilemek için ise yine aynı markaya ait 25 numaralı Koyu Mavi boya kulandım.
Bunlar dışında fotoğraflamadığım ama boyadığım 2 etek, 2 tshirt, 3 pantalon ve 1 de gömlek var:) Ha birde süslemeler için kullanılabilecek pembe renkli tülüm vardı onun da yarısı artık lila:) Artık hangi kıyafetimiz orjinal rengiydi karışmaya başladı ve daha da kötüsü eşim yakında kendisini de boyamamdan korkuyor:))


ÖNEMLİ NOT: Tüm işlemler sonunda çamaşır makinenizin deterjan gözünü gerekirse çamaşır suyu ile iyice temizlemeli ve makineyi bir kez boş çalıştırmalısınız yoksa makinedeki boya kalıntıları yıkadığınız çamaşırlarda lekeler oluşturabilir. Ayrıca boyadığınız kıyafeti diğer kıyafetlerle birlikte yıkamayın çünkü onun rengi diğerlerine geçebilir.

ÖNEMLİ NOT 2: Makinanızın deterjan gözünün boyanmasını, sonra temizlemekle uğraşmayı istemezseniz toz kumaş boyasını ayrı bir şişe/kapta su ile karıştırıp makinanın içine yerleştirirseniz makinanın deterjan gözü de boyanmamış olur. (Bu fikri veren arkadaşa teşekkürler:))

ÖNEMLİ NOT 3: Bu boyama işlemi maalesef çamaşır suyu lekelerini kapatmayabiliyor. Çamaşır suyu lekeleri bir parça belirsizleşebilir ama tamamen yok olmuyor. Ayrıca her kumaş boya tutmayabilir. Saten, ipek, tafta tarzı kumaşları boyamayı deneseniz de hiçbir değişiklik göstermeyebilir, bilginize...

3 Ağustos 2012

Mobilya Boyama: Kitaplık

Herkese Hayırlı Ramazanlar.. Ramazanında gelmesiyle eminim pek çok kişi benim gibi düşünüyor. İşler bekliyor ama yapacak enerji yok.:) Sıcak zaten yeterince halsiz düşürürken bir de oruç tutunca insanın kolunu kaldıracak hali kalmıyor sanki... Ama ben yine de kendime verdiğim gazla başladım işe... Daha boyanacak çok şey, değişecek çok mobilya vardı kafamda ve o yüzden bir yerden başlamalıydım. Bu da kitaplık oldu. Bakın kitaplığım nasıl olmuş?


            Malzemelerimiz ise az ama özdü: İlk gereken boool sabır, bitirme gayreti, hırs.:) Sonrası işe şunlar:
Polisan X1 Su bazlı Parlak Beyaz Boya

            Duvar,ahşap ve metal yüzey boyuyormuş üzerinde öyle yazıyor. Su bazlı olduğu için kokusuz ve parlak olması mobilyanın sizin tarafınızdan boyandığının anlaşılmasını engelliyor bence.
            Ben 2,5litre aldım çünkü kafamda boyanacak çok şey var. Ancak 700ml boyları da var ve kitaplık için 700ml yeterdi sanırım. Fiyatlarına gelince 2,5lt:34TL ve 700ml:12TL'di.
NOT: Bu aralar Migrosta 700ml boyanın fiyatı 5TL'di. Kampanya halen bitmemişse kaçırmayın derim. )


      Fırçamız küçük boy sünger rulo fırça

            Neden sünger çünkü kullandığımız fırça boyayı iyi emmeli ve diğer fırçalara göre daha az fırça izi bırakmalı. Rulo fırça ise 3,5TL. Yani eğer büyük boy boya almasaydım kitaplığın bu hale gelmesi 15TL'ye malolacaktı.

             Şimdi boyama işlemine geçebiliriz. Öncelikle belirtelim zımparalama işlemi yok! Sadece tek yapacağımız yüzeyin temiz ve kuru olduğundan emin olmak... Ardından nasıl birşey çıkacağını bilmeden başlıyoruz boyamaya:) Ben ilk katı bitirdiğimde kesinlikle başladığıma pişman olmuştum. Çünkü görüntü şöyleydi:


    Tüm yüzeyler bulutlu, kimi yerler beyaz kimi yerlerde ise alttaki mobilyanın rengi gözüküyordu.
Hep böyle kalır mı diye tereddütlerim vardı ama 4 kat boyaya ne bulut dayandı ne de kitaplık:)
Boyanın üzerinde katlar arasında 6 saat beklenir yazıyordu ama ben garanti olsun diye 12 saat bekledim. Yani 2 gün sürdü 4 kat boyayı yapıp kitaplığı tamamlamam. Şimdi her yanından geçerken yordu ama güzel de oldu diye düşünerek geçmek çok keyifli.


NOT:  Ben henüz yapmadım ama boya işleminden sonra verniklemek çok önemli. Çünkü 4 kat da atmış olsanız boyanın tırnağınızla yada bir darbeyle soyulma ihtimali var. Bu yüzden boyadığınız eşyayı verniklemeden kullanmayın derim.